OREDA YEMEK DÜNYASI
  YAHYA KEMAL BAYATLI
 

SÜLEYMANİYE`DE BAYRAM SABAHI

Artarak gonlumun aydinligi her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Suleymaniyede
Kendi gok kubbemiz altinda bu bayram saati,
Dokuz asrinda butun halki, butun memleketi
Yer yer aksettiriyor mavilesen manzaradan,
Kalkiyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmege yuz tuttugu andan beridir,
Duyulan gokte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir gelis var!.. Ne mubarek, ne garib alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu gelis eski seferlerdendir;
O seferlerle acilmis nice yerlerdendir.
Bu sukunette karistikca karanlikla isik
Yuruyor, durmadan, insan ve hayalet karisik;
Kimi gokten, kimi yerden ususup her kapiya,
Giriyor, birbiri ardinca, ilahi yapiya.
Tanrinin mabedi her bir tarafindan doluyor,
Bu saatlerde Suleymaniye tarih oluyor.


Ordu-milletlerin en cok dogusen, en sarpi
Adamis sevdigi Allahina bir boyle yapi.
En guzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur oz sekli hayal ettigi mimarinin.
Gorebilsin diye sonsuzlugu her yerden iyi,
Secmis Istanbulun ufkunda bu kudsi tepeyi;
Tasimis harcini gaazileri, serdariyle,
Tasi yenmis nice bin iscisi, mimariyle.
Hur ve engin vatanin hem gece, hem gunduzune,
Uhrevi bir kapi acmis buradan gokyuzune,
Taa ki gecsin ezeli rahmete ruh ordulari..

Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anliyorum;
Ben de bir varisin olmakla bugun magrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altinda bu cumhura bakarken simdi,
Senelerden beri ruyada gorup ozledigim
Cedlerin magfiret iklimine girmis gibiyim.
Dili bir, gonlu bir, imani bir insan yigini
Goruyor varliginin bir yere toplandigini;
Buyuk Allahi anarken bir agizdan herkes
Nice bin dalgali Tekbir oluyor tek bir ses;
Yukselen bir nakaratin buyuyen velvelesi,
Nice tuglarla karismis nice bin at yelesi!

Gordum on safta oturmus nefer esvapli biri
Dinliyor vecd ile tekrar alinan Tekbiri
Ne kadar saf idi simasi bu mumin neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimari mi ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasindan yuruyen Turkoglu
Bu nefer miydi? Derin gozleri yaslarla dolu,
Yuzu dunyada yigit yuzlerinin en guzeli,
Cok buyuk bir is gormekle yorulmus belli;
Hem buyuk yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varligimiz, hem kanimiz hem etimiz;
Vatanin hem yasiyan varisi hem sahibi o,
Gorunur halka bu gunlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugun, bizde kalan her yerde,
Hem de coktan beri kaybettigimiz yerlerde.

Karsi daglarda tutusmus gibi gul bahceleri,
Koyu bir kirmizilik gokten ayirmakta yeri.
Gokte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yuzlerce sehir sesleniyor birbirine.
Cok yakindan mi bu sesler, cok uzaklardan mi?
Uskudardan mi? Hisardan mi? Kavaklardan mi


Ordu-milletlerin en cok dogusen, en sarpi
Adamis sevdigi Allahina bir boyle yapi.
En guzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur oz sekli hayal ettigi mimarinin.
Gorebilsin diye sonsuzlugu her yerden iyi,
Secmis Istanbulun ufkunda bu kudsi tepeyi;
Tasimis harcini gaazileri, serdariyle,
Tasi yenmis nice bin iscisi, mimariyle.
Hur ve engin vatanin hem gece, hem gunduzune,
Uhrevi bir kapi acmis buradan gokyuzune,
Taa ki gecsin ezeli rahmete ruh ordulari..

Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anliyorum;
Ben de bir varisin olmakla bugun magrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altinda bu cumhura bakarken simdi,
Senelerden beri ruyada gorup ozledigim
Cedlerin magfiret iklimine girmis gibiyim.
Dili bir, gonlu bir, imani bir insan yigini
Goruyor varliginin bir yere toplandigini;
Buyuk Allahi anarken bir agizdan herkes
Nice bin dalgali Tekbir oluyor tek bir ses;
Yukselen bir nakaratin buyuyen velvelesi,
Nice tuglarla karismis nice bin at yelesi!

Gordum on safta oturmus nefer esvapli biri
Dinliyor vecd ile tekrar alinan Tekbiri
Ne kadar saf idi simasi bu mumin neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimari mi ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasindan yuruyen Turkoglu
Bu nefer miydi? Derin gozleri yaslarla dolu,
Yuzu dunyada yigit yuzlerinin en guzeli,
Cok buyuk bir is gormekle yorulmus belli;
Hem buyuk yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varligimiz, hem kanimiz hem etimiz;
Vatanin hem yasiyan varisi hem sahibi o,
Gorunur halka bu gunlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugun, bizde kalan her yerde,
Hem de coktan beri kaybettigimiz yerlerde.

Karsi daglarda tutusmus gibi gul bahceleri,
Koyu bir kirmizilik gokten ayirmakta yeri.
Gokte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yuzlerce sehir sesleniyor birbirine.
Cok yakindan mi bu sesler, cok uzaklardan mi?
Uskudardan mi? Hisardan mi? Kavaklardan mi?
Bursadan, Konyadan, Izmirden, uzaktan uzaga,
Carpiyor birbiri ardinca o dagdan bu daga;
Simdi her merhaleden, taa Beyaziddan, Vandan,
Ayni top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mubarek bu seher!
Kadin erkek ve cocuk, gonlu dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi buyuk hatiralar ruzgarini,
Caldiran toplari ardinca Mohac toplarini.

Gokte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir baska zaferden geliyor:
Kosvadan, Nigboludan, Varnadan, Istanbuldan..
Aniyor her biri bir vakayi heybetle bu an;
Belgraddan mi? Budin, Egri ve Uyvardan mi?
Son hudutlarda yucelmis sira-daglardan mi?

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalardan mi? Tunusdan mi, Cezayirden mi?
Hur ufuklarda donanmis iki yuz pare gemi
Yeni dogmus aya baktiklari yerden geliyor;
O mubarek gemiler hangi seherden geliyor?

Ulu mabedde karistim vatanin birligine.
Cok sukur Tanriya, gordum, bu saatlerde yine
Yasiyanlarla beraber bulunan ervahi.

Doludur gonlum isiklarla bu bayram sabahi.




SESSiZ GEMi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden. 




AKINCILAR

Bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik
Bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik

Haykirdi ak tolgali beylerbeyi "ilerle"
Bir yaz gunu gectik tunadan kafilelerle

Simsek gibi atildik bir semte yedi koldan
Simsek gibi Turk atlarinin gectigi yoldan

Bir gun yine doludizgin atlarimizla
Yerden yedi kat arsa kanatlandik o hizla

Cennette bu gun gulleri acmis goruruzde
Hala o kizil hatira gitmez gozumuzde

Bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik
Bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik
 
  Bugün 75314 Besucher (145941 Hits) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol